Yaşar Nabi Nayır

Baha Akıner Yaşar Nabi Nayır'ı yazdı

25 Aralık 1908'de Üsküp'te doğar. İlköğrenimine Üsküp Mahalle Mektebi'nde başlar. Balkan Savaşı nedeniyle ailesi 1924 yılında İstanbul’a taşınır. Çocukluğundan itibaren yazmaya meraklıdır ya; ilk şiirleri lise öğretmeni Ahmet Halit Yaşaroğlu'nun özendirmesiyle, onun çıkardığı Çocuk Dünyası dergisinde yayımlanır. 1926'da da Servet-i Fünûn'da…

1928 yılında Cevdet Kudret, Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Sabri Esat Siyavuşgil, Muammer Lütfi ve Kenan Hulusi Koray ile birlikte “Yedi Meşale” adlı bir seçme şiirler kitabı çıkarır. Bu ortak çalışma, kısa süren “Yedi Meşaleciler” hareketini doğurur...

1929 yılında Galatasaray Lisesi Ticaret ve Bankacılık bölümünden mezun olur...

Dedim ya: Şiirle başlar edebi yaşamına diye. Sonrasında şiirden uzaklaşır ve roman, hikâye, tiyatro, deneme, eleştiri, biyografi, antoloji yazmaya başlar. Panait Istrati ve Balzac'tan romanlar çevirir. Ancak asıl önemli yönü, 48 yıl hiç aksatmadan yayınladığı Varlık Dergisi’dir. Hâlâ yayınlanan Varlık Dergisi, Türk edebiyatına büyük katkı sağlar, birçok yeni yazar kazandırır...

Ömrü boyunca dil devrimini desteklemiş, dilin sadeleşmesi için çalışıp çabalamıştır…

Evet dostlar, doğru tahmin ettiniz. Bugünkü konuğumuz Yaşar Nabi Nayır. Varlık dergisini ve Varlık Yayınevi'ni kuran edebiyatçı. Yaşar Nabi Nayır, 115 yaşında…

***

Galatasaray Lisesi’nden mezun olur olmaz önce Ziraat, sonrasında da Merkez Bankası’nda çalışır. Ve sırasıyla Ulus gazetesi, Türk Dil Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda…

15 Temmuz 1933…

Türk edebi dergi yayıncılığının en önemli tarihidir 15 Temmuz 1933…

İçinde bulunduğumuz Aralık ayında 1395. sayısını çıkaran Varlık, aylık sanat ve edebiyat dergisi olarak bu tarihte yayınına başlar. İlk yıllarında yayımladığı Batı edebiyatı çevirileri ve şiirleriyle, öz Türkçe anlayışıyla tanınan Varlık; kesintisiz yayınıyla günümüze kadar gelmiştir. İsmi, "Yoktan var etme" çabasından ilham alarak sahibi Yaşar Nabi Nayır tarafından konulan dergide Türk edebiyatının birçok ünlü yazar ve şairinin ilk eserleri yayımlanmıştır…

Dergide ilk imzası çıkmış yazarların bazıları şunlardır: Melih Cevdet Anday, Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Necati Cumalı, Tarık Dursun, Ece Ayhan, Attilâ İlhan, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Semih Poroy, Tomris Uyar…

Varlık dergisi, 15 günde bir yayımlama düşüncesiyle Ankara’da kurulur. Başlangıçta Nahid Sırrı Bey ve Sabri Esat Bey’in adları kurucu sıfatıyla öne çıkar. Fakat Varlık’ın asıl sahibi ve gerçek sorumlusu 15 Ağustos 1938 tarihine kadar dergide adı bile görünmeyen Yaşar Nabi Nayır’dır. Varlık’ın “İmtiyaz sahibi ve umumî neşriyat müdürü” olarak görünen Sabri Esat Siyavuşlugil, derginin 1 Şubat 1941 tarihli 182 sayılı nüshasından itibaren; Nahit Sırrı Bey ise iki yıl sonra dergiden ayrılır…

Birinci sayı, kapak hariç 16 sayfa olarak Hâkimiyet-i Milliye matbaasında basılır. Varlık, ilk sayısından itibaren sadece kültürel bir faaliyet için değil aynı zamanda toplumsal bir misyonla yayın hayatına başladığını okuyucularına duyurur. Bir bakıma Cumhuriyet edebiyatını oluşturma ve geliştirme misyonunu üstlenir. Dergide telif eserlerin yanı sıra tercüme eserlere de genişçe yer verilir ve bu politika, derginin ayırt edici özelliklerinden birisi olur. Öz Türkçe harekete destek verme ilkesini benimseyen dergi, yazarlarına bu konuda telkinde bulunsa da yayınlanan eserlere eski kelime içerse dahi müdahale etmemiştir...

Dergide şiir, hikâye ve tiyatro türünde eserlerin yanı sıra şair ve yazarlarla röportajlar, dil konusunda yazılar, anketler, müzik, resim ve hatıra yazıları, ayrıca Cumhuriyet devrimlerini destekleyen sanat dışı konulardaki yazılara da yer verilmiştir...

Dergi, 1946 yılında İstanbul’a taşınır. Aynı yıl, Yaşar Nabi Nayır, Bakanlıktaki görevinden istifa edip dergi faaliyetlerine büyük katkısı olacağını düşündüğü Varlık Yayınları’nı kurar. Temmuz 1946 sayısıyla İstanbul merkezli yayımlanan derginin yazar kadrosuna Köy Enstitüleri’nden yetişen Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Mahmut Makal gibi pek çok isim katılır...

1 Ocak 1951 tarihinden itibaren derginin sayfa sayısı 24’e çıkar. Görsel yönden zenginleşen dergide sinema ve müzik sayfaları açılır. Bu yıllarda Varlık, İkinci Yeni akımına ve toplumcu gerçekçi şiire mesafeli durur...

1 Ocak 1962 tarih ve 565 numaralı sayısı itibariyle kapak görünümü değişen ve tekrar on beş günde bir çıkarılan Varlık, 1969 yılının Nisan ayından itibaren tekrar ayda bir yayımlanmaya başlar...

***

Ömrünü edebiyata ve Varlık dergisine adayan bir güzel insan, Yaşar Nabi Nayır, 15 Mart 1981 tarihinde, İstanbul’da ayrılır aramızdan. Ama üretimleriyle, her ay yayınlanan Varlık dergisiyle yaşıyor hâlâ ve yaşayacak hep ve daima. Anısına ve Türk edebiyatına katkısına saygıyla…

***

Varlık dergisi mi? Ölümünün ardından kızı Filiz Nayır derginin sorumluluğunu üstlenir. Nisan 1981 tarihli 883. sayısında da kapak değişir. Mayıs 1981 sayısından itibaren çerçeve içinde üstte derginin “kurucusu” sıfatıyla Yaşar Nabi’nin ismi yer almaya başlar. Ve her sayıda bir konu işlenir. Toplumcu-gerçekçi yazarlara da yer verilmeye başlanır. 1986 Temmuz sayısından itibaren bir yayın kurulu oluşturulur ve yayın politikasını tek kişinin belirlemesi uygulamasına son verilir. Ocak 1990 sayısından itibaren 34 sayfa olarak yayımlanmaya başlanır. Son olarak 2000 yılında yeni bir biçim değişikliği olur ve dergi 28x20 cm. ebadında çıkmaya başlar...

Hadi, ne dersiniz? İçinde yaşamaktan gurur duyduğumuz Cumhuriyet’in 100. yılında, tam da doğum gününde bir Yaşar Nabi Nayır şiirine. Buyurun dostlar, yüreğimden şiir yüreğinize hediye…

CUMHURİYET BAYRAMINDA

Doğruldu, bundan on yıl önce, bükülmüş dizler.

Türk gururla başını kaldırdı birdenbire

On yıldır akıyoruz, benzedik bir nehire,

Gözümüzde tütüyor geniş tuzlu denizler.

Başlarımız dumanlı zafer denen kımızdan,

Yanan bir bayrak gibi güneşi taşıyoruz...

Güneş bir sel hâlinde akıyor kanımızdan,

Her gün bir yıl ve her yıl bir asır yaşıyoruz.

Şarkımız İnkılâbın dillenmiş heyecanı.

Gözlerimiz yaşarmış bu çılgın haykırıştan,

Biz ki muzaffer çıktık bu en büyük yarıştan,

Haykıralım, doldursun seslerimiz cihanı.

Gözleri hep ilerde, başları hep yukarı,

Nasıl çağlarsa dağda bütün heybetiyle su,

Koşuyor zaferlere doğru gençlik ordusu.

Bu ışık sarhoşları, İnkılâp sarhoşları.

Gökte yanan güneşi koparıp tan yerinden

Elimizde meşale gibi taşımaktayız...

Bütün varlığımızla şimdi biz ayaktayız.

Biz aldık bu ateşi Gazi'nin gözlerinden.

Bir zafer takı gibi yurdun üstünde kurduk,

En yaşlı bir tarihin en genç inkılâbını.

Duymamak için onu kaybetmek azabını

Göğsümüzü önüne kale yaparak durduk.

Yaşatmaz bu havadan başka bir hava bizi,

Ancak bu yol götürür, biliyoruz, güneşe.

Ceddimiz nasıl önce tapardıysa ateşe.

Öyle Cumhuriyetle doldurduk kalbimizi.

Öyle bir savaştı ki, bu inkılâp yılları,

Sonunda ya var olmak, ya ölmek mukadderdi.

Gazi bir kartal gibi üstüne kanat gerdi,

Ve Türk, bir mucizeyle durdurdu akılları.

Asırlarca koca Şark beklerdi bir ihtilâl,

Bugünün rüyasıyla avuttu azabını,

Bir milletin toplayıp bütün ıstırabını,

Bir ihtilâl hâlinde doğdu Mustafa Kemal.

Tarihi o çevirdi gittiği sapa yoldan,

O verdi nesi varsa bugün on beş milyona.

Çok değil bütün millet şimdi taparsa ona.

Tarih kaydetmemiştir daha böyle kahraman.

Ona şeref, ona şan, ona bütün minneti

Asırlık zincirlerden kurtulan bir milletin.

İşte dev akisleri bu ebedi minnetin

Bakın bir tek ses gibi sarıyor memleketi…