ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN’I ZORA SOKAN ŞİİR
Yıl 1974. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın kardeşi Mehmet Başak Oğuzcan Mersin’de ‘Dostlar’ kitabevini işletiyor. Öğleden sonraları da babası Lütfi Oğuzcan geliyor. Sık sık uğruyor, hem kitap ihtiyacımı gideriyor, hem de sohbet ediyorum.
Yine o günlerden biri. Mehmet Başak Oğuzcan, Babası’na: ‘Yarın İstanbul’a gitmeyi düşünüyorum. Biraz kitap getirmem lazım” diyor.
Lütfi Oğuzcan; “Ümit’in yanına da uğrar mısın?” diyor.
“Vaktim kalırsa uğramaya çalışacağım.” diye yanıtlıyor Mehmet Başak Oğuzcan.
Söze giriyorum.
“Kelebek Gazetesi için bir şiir versem Ümit Ağbi’ye verir misin? diyorum.
” Veririm” diyor.
Çantamdaki bir şiiri çıkarıp uzatıyorum. Mehmet Başak Oğuzcan raftan aldığı bir zarfın içine koyup çantasına yerleştiriyor.
…
Birkaç gün sonra çarşıda Lütfi Oğuzcan’la karşılaşıyoruz. Selamlaşıp elini öpüyorum. Halimi hatırımı soruyor.
“İyiyim, çalışıyorum” diyorum.
Biraz tatlı sert; “Ne biçim şiir o Ümit’e gönderdiğin. Kelebek’te yayınlandıktan sonra Ümit’e küfür, hakaret ve tehdit dolu mektuplar geliyormuş” diyor.
Şaşırıyorum! Kendisini bir şiirle zora soktuysam özür dilerim. Ümit Ağbi’yi en yakın zamanda arayacağım” diyorum.
Ayrılıyoruz.
Mersin postanesine uğruyorum. Posta kutusunu açınca ne göreyim? Yirmiye yakın mektup. Okuyunca küfürün, hakaretin, tehdidin bini bir para..
“Allahsız, kitapsız, şerefsiz..”
Sizlerle o şiiri paylaşmak istedim
SİTEMLE KARIŞIK
ey bu kainatın sahibi
kanım beynime sıçramış şu anda
açım!
gözlerim iki yangın havzası
öfke patlamaları içimde
yaratan sen
can veren sen
tanık sensen
ben insan mıyım
var mıyım
oy seslen!
cennetini bilmem ya
cehennemi ilk doğarken tanıdık
bir kaç ağa
bir kaç paşa
bir kaç bey
cezamızı veriyor
dürüyor defterimizi
bari sen de
biraz ekmek
biraz sabır
kuvvet ver..
y.y.