DOLAR 18,8080 -0.07%
EURO 20,3052 -0.06%
ALTIN 1.127,49-0,07
BITCOIN 430867-2,23%
Mersin

ORTA ŞİDDETLİ YAĞMUR

06:38

İMSAK'A KALAN SÜRE


Ben Sana Mecburum Bilemesin…
48 okunma

Ben Sana Mecburum Bilemesin…

Baha Akıner Attila İlhan'ı yazdı

ABONE OL
Mayıs 21, 2023 09:16
Ben Sana Mecburum Bilemesin…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“kimi sevsem sensin / hayret

senden nedense vazgeçilemiyor…

kimi sevsem sensin / senden ibaret

hepsini senin adınla çağırıyorum

arkamdan şımarık gülüşüyorlar

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum

hani o sımsıcak iri çekirdekli

senin gibi vahşi öpüşüyorlar…

kimi sevsem sensin / hayret

in misin cin misin anlamıyorum…”

demiş ya Attilâ İlhan, “Kimi Sevsem Sensin” adlı şiirinde…

Usta, bu ne derinlik böyle?

***

En güzel şiirlerini hayâli kadınlara yazar. Vapurda, sokakta, ya da aforizmalarında karşılaştığı kadınlara bir de…

Hep aklının ucundadır ya, şiirsel başkentidir zihninin, en güzel şiirlerini İstanbul’a yazar. Haliç’e, Maçka’ya, Fatih’e, Emirgan’a, Yeşilköy’e; İstanbul’un hemen hemen her semtine…

Ve İzmir, kendi ifadesiyle “İzmir’i”…

Beni çağırıyor yine bugünlerde yoğun bir şekilde. Öyle özledim ki doğduğum toprakları, memleketimi…

Attilâ İlhan’ın düşünsel başkenti…

“941’de İzmir, bela çiçeği

sahil boyu karanlık

sevdalı bulutların hali

yağmur da ne kadar tembel yağıyor

kendimizi akan suya bıraktık

serseriler misali…

941’de İzmir

İzmir şehrinin ışıkları yanıyor

çıktı şair namzedi Attilâ İlhan

çıktı yelken gibi sokaktan

Banyolar’a doğru şöyle uzanıyor

bir cebinde kiralık ihtiyar bir kitap

bir cebinde kehribar kuru üzüm ve incir

sahilde iki ahbap…

kardeşim ihsan Ahmed

İzmir şehri yağmurlu bir şehirdir

yağmur çilerken çocuk gibi içlenir

yum gözlerini hele bir tahayyül et

hani – gam içre perişan – yıldızlar gökte

hani her akşam Bostanlı’dan öte…

kardeşim Cemşid hun

hoş geldin hayırlı akşamlar

gözlerinden mi yaktın söyle cigaranı

tütün değil ya dünyalar dağıtamaz efkârını

hem sabahtan çarşıda yoktun

ekmek alabildin mi fırından

yine galiba kıyamet kopmuş

yine pîr aşkına kırılmış camlar…

941’de İzmir

her şey nasıl geçmiş nasıl kaybolmuş

rüyada gibi hiç farkına varmadan

şimdi ben buradayım sen İzmir’de o Bağdat’ta

ve daha başımızdan neler geçer kim bilir

kim bilir kardeşim hayatta…”

***

Hayâli ve gerçek kadınlarının, düşünsel ve şiirsel başkentlerinin toplamıdır Attilâ İlhan şiiri…

“Ne kadınlar sevdim zaten yoktular!” ya da “Hiç kimse misin bilmem ki nesin?” dediği kadınlardır, hayâl ile gerçeğin iç içe geçtiği…

“Ben sana mecburum bilemezsin”,

“Aysel git başımdan ben sana göre değilim”,

“Vurdun kanıma girdin itirazım var”,

“Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git”,

“Çünkü ayrılık da sevdaya dahil, çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili”,

“Kimi sevsem sensin/ hayret”

gibi bin yıllardır süregelen evrende çokça kullanılan bu kadar basit kelimelerle bakire ve olabildiğince derin dizeleri bizlerle buluşturan, bizlerle buluşturmakla kalmayıp şiirsel dimağımızla tanıştırıp seviştiren şair Attilâ İlhan; henüz 24 yaşında üniversite 2. sınıftayken, 1949 yılında  ilk kez Paris’e gider…

Sanatı ve şiiri derinden etkilenir. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri, daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturur…

1951 yılında Gerçek Gazetesi’nde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca Paris’e tekrar gider ve 1950’li yılları İstanbul – İzmir – Paris üçgeni içerisinde geçirir.⁣..

⁣Bu da başlı başına bir yazı konusudur ya; Paris’te, dedeleri Yozgatlı olan, Ermeni asıllı Fransız Maria Missakian ile tanışır…

Attilâ İlhan Türkiye’ye dönmek zorunda kalınca, Missakian’ı da getirmek ister, ancak pasaportu olmadığı için getiremez…

Önce yoğun bir şekilde, hasretle mektuplaşmaya başlarlar. Ardından zamanla mektuplar seyrekleşir…

Daha sonra Maria’nın bir müzisyenle evlenip çocukları olduğunu, mutsuzluktan alkolik olduğunu öğrenir. “Yağmur Kaçağı” şiir kitabının içindeki, kendisini de olayın kahramanı olarak dahil ettiği “Maria Missakian” şiirinin sayfasını imzalayıp O’na gönderir…

Bu aralarındaki son mektup olur…

Gelin, bu konuyu Attilâ İlhan’ın kendi ifadeleriyle dinleyelim:

“Maria gelemedi… İstediğinden veya istemediğimden değil… Akla gelmez sebeplerden…

Paris’teki “Taşnaksutyun Ermeni Komitası”nın elebaşlarından, komitanın organı Hayistan gazetesinin sorumlularından Savarış Misakyan diye biri vardı. Uzaktan bilmem nesi olurmuş, gayet karanlık bir adam, Türk düşmanı…

İşi hem onun yönünden karıştırdı, hem benim yönümden; istemeye istemeye koptuk!..

Yıllarca sonra dostu Mırç memlekete döneceği sırada gitmiş O’nu aramış bulmuş, karşılaşır karşılaşmaz, “Maria’nın selamı var” dedi…

“Hayırsız bir müzisyenle evli, iki de çocuğu olmuş. Biraz fazlaca içiyor. seni konuşurken gizlice ağladı..”

Ara sıra resmine bakmak gelir içimden, albümden arar bulurum. Resimlerin bir iyiliği de insanları hep öyle genç saklamaları mı?”

***

Maria Missakian

yüksekkaldırım’da bir akşam

maria missakian’ı düşündüm

eğer kendimi bıraksam

yağmur olabilirdim yağardım…

kasım’da bir çınar olurdum

yaprak yaprak dökülürdüm

kalbimi sıkı tutmasam

döküp saçıp boşaltsam

içimde yükselen şiiri

kaldırımlara döküp harcasam

gözleri balıkçıl gözleri

dudaklarında tutup rüzgarı

maria missakian adında biri

gelse göğsüne kapansam…

gece gölgesine sokulsam

gökyüzünde bulutlar büyüseler

yağmuru dinlesem anlatsam

şimşekler kırılıp dökülseler

bizi sokoklarda bıraksalar

leylekler üşüyüp gitseler

dönüp arkalarına bakmadan…

yine akşam oldu attilâ ilhan

üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı

belki paris’te maria missakian

avuçlarında bir çarmıh acısı

gizlice bir sefalet gecesi

çocuğunu boğarmış gibi boğup paris’i

sana kaçmayı tasarlar her akşam…

***

Bu bir “Pazar Edebiyat” yazısıdır dostlar. İlgilileri tarafından okuna… İçinde biraz İstanbul, biraz İzmir ve Paris; çok’ça Attilâ İlhan, hasret, Aşk ve Şiir var. Haaaa, bir de kavuşamadığı Maria Missakian…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.