DOLAR 32,2190 0.13%
EURO 35,2213 0.2%
ALTIN 2.473,170,23
BITCOIN 21246936,28%
Mersin
20°

AÇIK

13:05

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE


Belediye Çalışanları Neler Yaşıyor
62 okunma

Belediye Çalışanları Neler Yaşıyor

Mehmet Akkaya Yazdı "Belediye çalışanları neler yaşyor?"

ABONE OL
Şubat 5, 2024 12:52
Belediye Çalışanları Neler Yaşıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MEHMET AKKAYA

Yerel seçimlere iki aydan az süre kaldı. Adayların vaatleri havalarda uçuşuyor.

Ancak hemen her konuda bir şeyler söyleyenler, üç konuya “zinhar” girmiyorlar.

1-) Belediyenin zaten yapmakla görevli olduğu işler için neden şirket kurulduğunu,

Mansur Yavaş’ın “evliyayı bile yoldan çıkarır” dediği bu şirketlerin neden kapatılamadığını,

Neden evliyayı yoldan çıkarma potansiyelleri olduğunu…

2-) Belediyenin zaten yapmakla görevli olduğu işlerin, neden alt işverenlik ihaleleri ile bir de taşeronlara verildiğini?

3-) Belediye çalışanlarının kadro hakkının nasıl tasfiye edildiğini ve hangi zulümleri yaşadıklarını…

El yakan konulardır bunlar. Kimse yanaşmaz. Hepsi el birliği ile kapatır üstünü.

Bu yasaklı alanın şirketler ve taşeronlarla ilgili konularını zaman zaman ele almıştık. Bugün üçüncü yasaklı alanın, çalışanların dünyasının bir bölümüne birlikte gireceğiz.

ÜÇÜNCÜ YASAKLI ALAN, BELEDİYE ÇALIŞANLARI

Belediye çalışanlarının sorunları, ne kamu çalışanlarına benzer, özel sektör işçilerine.

Farklılıklarını etkileyen en belirgin özellik, kendi işverenlerini kendi oylarıyla seçiyor olmalarıdır.

İşçi sınıfının genel seçimlerde iktidarı kendi oylarıyla seçiyor oluşuna benzemekle birlikte, daha sınırlı bir ortamda daha etkileyici sonuçlara yol açtığı için, farklılık sayılabilir.

Seçenin da ve seçilenin de beklentilerini tırmandırdığı bu zemin, koşulların daha da sertleşmesine yol açmaktadır.

Seçen, seçilen belediye başkanının o koltuğa oturmasında kendi desteğinin önemine uygun bir karşılık bekler.

Sosyalist ve Atatürkçü bir altyapısı yoksa halkçı ve kamucu bir idare kurmayı da amaçlamıyorsa, seçilenin izleyeceği yol, sendikayı ve çalışanı kontrol altına almak olacaktır. Kontrolde başarı da sınıf bilincinin oluşmasını önlemek için alt kimlikleri teşvik etmekle olacaktır, yandaşları yetkilendirerek çalışanların tepesine görevlendirerek olacaktır.

Bakın ihaleci, şirketçi belediyelere, hangi parti olduğuna bakmadan hemen hepsinde görülecek manzara budur.

Bu durum, bulunduğu işteki tecrübesi en fazla birkaç yıl olan yandaşların hak etmedikleri yöntemlerle 10-15 hatta 20 yıllık kıdemi olan ve birikimli çalışanların tepesine görevlendirilmesidir.

İşçiler için ustabaşı, postabaşı, atölye sorumlusu, vardiya amiri vs.dir, memurlar için, şef, müdür, daire başkanı, ya da şirket yöneticisidir görevler.

Bu görevler için, başkan işverenle aynı partili olmak, etnik, mezhepsel ya da bölgesel önceliklerin uyuşması yererlidir.

İşveren de hak edilmeyen koltuğa getirdiği yandaştan, çalışanı kendisi adına kontrol etmesini isteyecektir. Sorgusuz sualsiz elbette…

Bu karşılıklı al gülüm, ver gülüm ortamı, işyerinde partizanlığı tırmandırmakta, çalışanları siyaseten parçalamakta, hatta etkin, mezhepsel ya da bölgesel alt kimlikleri de hortlatarak, çalışanın hücrelerine kadar parçalanmasına yol açabilmektedir.

Beceri ve kıdem hiçe sayılınca, işverenle yakınlık kurmanın yolu artık işyeri camisinde kasten kimlik düşürmek, ta da işverenin partisine katılmak olacaktır.

Yandaşlar hak etmedikleri görevler, hak etmedikleri ücretler ve fazla mesai ücretleri ödüllendirilirken, yandaş olmayanlar için aynı ortam, alt kimliklerle hücrelerine kadar parçalanış işçilik, mobing, sürgün hatta işten çıkarma olabilmektedir.

Toplamda çalışanın sadece siyasal bilinci değil, sınıf bilinci, ahlakı ve kültürü bozulmaya başlar.

Bütünüyle belediye personeli bu bozulmalarla yüzleşirken, dışarında yandaş partilerin siyasal iklimi de bozulmadan nasibini almaktadır. Daha seçim ortamında, önseçimlerin hiçe sayılması, emekçilerin aday olabilmesinin önüne engeller konulması, delege ağalarının giderek parti kontrolünü ele geçirmesi, belediyeye seçilmenin yolunun çok parası olmakla ya da ihale vaatleri verilmiş sponsor desteği ile mümkün olacağı bozuk seçim düzeni, seçinden sonra daha da hızlanır.

Seçikmiş başkanların partileri, il ya da ilçe örgütleri artık iş ve işçi bulma bürosudur. “Hamili kart”lar havalarda uçuşur. İlçe örgütleri torpilli yakınların belediyede işe yerleştirme arenasına dönüşür. Bu yarış, zaten öncelikleri ile haktan ve hakçılıktan epeydir kopmuş olan partideki çürümeyi daha da hızlandırır.

kendi adamlarını sokturmanın Belediyeleri yöneten partilerin il ve ilçe başkanlıkları, işçi pazarlama şirketi gibidir. Belediyede işe girmek isteyen, işçi bulma kurumuna değil buralara gider. Bu başkanlıklar da “hamili kart yakinimdir” misali belediyeye gönderirler.

SENDİKAL ÖZGÜRLÜK

Politize edilmiş belediye personeli, mitinglerin dolgu malzemesidir artık. Nerede bir kalabalık görüntü gerekse, çalışma saati olmasına aldırılmadan araçlara doldurulur çalışanlar, götürülür o gösteri yerine. Götürülen herkestir artık. Yandaş olmak yetmez.

Yandaş amirler de listeleri kontrol eder, denetler, kim geldi kim gelmedi diye.

Mazeretsiz gelmeyenin vah haline! Ya fazla mesai artık haram olur ona. Ya artık şamar oğlanıdır. En zor işler, an angarya grevler onundur. Ya da sürülür bir yerlere. 

Seçimle iktidara gelmiş olmakla yetinmeyen gelmeyi bir türlü içine sindiremeyen, cumhuriyetten ve laiklikten rövanş almaya da çalılan AKP, iktidarını sağlamlaştırmak amacıyla medyayı ve sendikaları da ele geçirmeye yöneldi. 2003 yılı ve sonrası medya ve sendikaları ele geçirme tarihidir.

İşte bu dönemde, geçmişte de kısmen sorunlu olan belediyelerde çalışanların sendikalarını seçme özgürlüğü, daha da yolundan çıktı, çıkarıldı. İşçinin ve memurun sendikasını kendisinin belirleme olanağı neredeyse kalmadı.

Yandaş sendikalar çalışanlara zorla dayatıldı. “Ya şu sendika, ya da iş” dendi. Çalışmaya devam etmek isteyen o sendikaya geçmek zorunda bırakıldı.

Belediye sendikaları işveren sendikasına dönüştürüldü.

Her şeye rağmen işveren sendikası olmak istemeyenler ise, işverenle olabildiği kadarıyla savaşmamaya, sorunları sükûnetle halletmeye yöneldi.

Çünkü işçinin sendika ile ilişkisi sadece üyelikti. Oysa işveren, hak edilmeyen görevlere getirdiği yandaş amirleri sayesinde çalışanlara istediğini mecbur edebiliyordu.

Belediye başkanı olan işverenle iyi geçinmeyen sendikanın o işyerinde barınabilmesi epeyce zordur.

Örneğin bu satırların yazarı, sadece belediye başkanı hoşlanmıyor diye, birkaç yıl içinde çalışanların zorla üç kez sendika değiştirmek zorunda kalışına tanık olmuştur.

2013 yılında sendika üyeliği noterden değil e-devletten yapılmaya başlandı. Böylece sendika üye sayılarını şişirmelerden kurtarıldı, gerçek üye sayılarını öğrenme olanağı doğdu. Belediye işkolunda o tarihten sonraki gelişmeleri değerlendirmenize sunuyorum;

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, 2013 yılı Ocak ayında işkolundaki üç büyük sendikanın üye sayıları ve işkolundaki sendikalı toplam işçilere göre oranları şu şekilde idi;

Belediye İş (TÜRK-İŞ): 41.314 kişi – % 6.30

Hizmet-İş (HAK-İŞ): 51.049 kişi –  % 7.79

Genel-İş (DİSK): 41.466 kişi – % 6.33

Yine Bakanlığın geçtiğimiz günlerde yayınladığı 2024 yılı Ocak ayı verileri ise, bambaşka bir tabloyu gösteriyordu;

Belediye-İş (TÜRK-İŞ): 131.223 kişi – % 13.94

Hizmet-İş (HAK-İŞ): 301.456 kişi – % 32.01

Genel-İş (DİSK) : 140.844 kişi – % 14.96

Sonuçta Türk-İş’e bağlı Belediye –İş ve DİSK’e bağlı Genel-İş sendikaları hem 2013 yılındaki hem de 2024 yılındaki oranları ile paralel bir seyir izlemiş olmalarına rağmen, Ha-İş’e bağlı Hizmet-İş, 2013 yılına göre işkolundaki oranını dört kat artırmış, hem de rakibi sendikalarla yüzde 1 olan farkını yüzde 14’e çıkarmış. Üye sayısını ise diğer sendikaların ikişer katı oranında artırmakla kalmamış, bütün işkolları dikkate alındığında en çok üyesi olan sendika hakine gelmiş. Üye sayısı sıralamasında ikinci sıradaki Türk Metal Sendikasından da 14 bine yakın üye farkı yaratmış.

Bu tablo, iktidarı ve belediyelerin büyük kısmını eline geçiren AKP döneminde izlenen sendikacılığı anlamaya yardımcı olacaktır.

İŞÇİ KIYIMI

Yukarında halkçılıkla ilgisi olmayan belediye yönetimlerinin, belediyelerde nasıl bir yandaş sistem kurduğunu, yandaş olmayanlara hangi zulümleri yaşattıklarını aktarmaya çalışmıştım.

Vahametin boyutlarını daha iyi aktarabilmek için geçtiğimiz yerel seçimlerinden sonra hangi belediyede yandaş olmayan kaç çalışanın işten atıldığını göreceğiz.

Basından derlenen bu veriler, 31 Mart 2019 mahalli seçimlerinden sonraki ilk birkaç ayda olanlarla sınırlıdır.

AKP’Lİ BELEDİYELER

  • Balıkesir Büyükşehir Belediyesi: 400 işçi
  • Bozdoğan (Aydın) Belediyesi: 88 işçi
  • Bekilli (Denizli) Belediyesi: 7 işçi
  • Gemerek (Sivas) Belediyesi: 13 işçi
  • Akyazı (Sakarya) Belediyesi: 19 işçi
  • Orhangazi (Bursa) Belediyesi: 7 işçi
  • Isparta Belediyesi: 10 işçi

CHP’Lİ BELEDİYELER

  • İstanbul Büyükşehir Belediyesi: 205 işçi (Yaklaşık 3 aylık eylemden sonra işçiler işlerine geri döndüler.)
  • Esenyurt (İstanbul) Belediyesi: 96 işçi
  • Atakum (Samsun) Belediyesi: 100 işçi
  • Ceyhan (Adana) Belediyesi: 143 işçi
  • Enez (Edirne) Belediyesi: 4 işçi
  • Bolu Belediyesi: 97 işçi
  • Çiğli (İzmir)Belediyesi: 7 işçi
  • Torbalı (İzmir) Belediyesi: 30 işçi
  • Gaziemir (İzmir) Belediyesi: 40 işçi

CHP’de sürgünler

  • Aydın Büyükşehir Belediyesi: 40 kişi
  • Finike (Antalya) Belediyesi: 60 kişi
  • Döşemealtı (Antalya) Belediyesi: 100 kişi
  • Enez (Edirne) Belediyesi: 24 işçiyi sürgüne gönderdi.

MHP’Lİ BELEDİYELER

  • Aliağa (İzmir) Belediyesi 2014 yılında göreve geldiğinde, 104 işçiyi sokağa atmıştı. 2019’da da 100 işçiyi attı

MHP’de sürgünler

  • Aliağa Belediyesi 200 işçiyi sürgüne gönderdi.

HDP’Lİ BELEDİYELER

  • Sur (Diyarbakır) Belediyesi: 145 işçi
  • Mardin Belediyesi: 30 işçi

SAADET PARTİLİ BELEDİYE

  • Yazıkonak (Elazığ) Belediyesi: 30 işçi

KADROLU İŞÇİLİK TASFİYE EDİLDİ

1980’den sonra, büyük illerin belediyelerinden başlatılarak bütün belediyelere yayılan virüsle, belediyelerin zaten yapmakta olduğu işler için ayrıca şirketler kuruldu. Şirketlerin kurucuları, zaten belediyelerde yönetici olan müdür, daire başkanı ve genel müdürlerdi. Belediyenin genel müdürü, kendi alanında bir şirket kuruyor, oraya kendi yöneticilerini yönetici yapıyor, kurduğu şirketin genel müdürlüğüne de yine kendisi oturuyor. Hem belediyede genel müdür, hem şirkette genel müdür. İhaleyi veren kendisi, ihaleyi alan kendisi.

Bu hülleli şirketleşmedeki amaç, hem belediyelerin kadrolu işçilik pozisyonlarını tasfiye etmek, hem belediye kaynaklarının ihalelerle yağmalanabilmesini sağlamaktı. Gerçekte taşeron şirket olmalarına rağmen, belediyenin iştiraki sayılıyorlar, bu iştirak şirketler de belediyeden aldıkları ihaleleri, ayrıca taşeronlara ihaleye verebiliyordu. Çifte talan yapılıyordu yani.

İşte bu atmosferde belediyelerde kadrolu işçiliğin nasıl tasfiye edildiğini örnekleriyle göreceğiz.

1994 yılında Melih Gökçek Başkan seçildiğinde Ankara Büyükşehir Belediyesinin kadrolu işçi sayısı 24 bin idi.2017’ye gelindiğinde 4.000’e düşürüldü.

Hem nüfus olarak Ankara, hem de hizmet alanı ve hacmi bakımından belediye büyürken, işçi sayısı nasıl olur da böylesine erir. Geçen 23 yılda en az 15 bin daha artarak 40 bin olması gerekirken, nasıl olur da 20’bini erir ve 4.000’e düşer?

Gerisi nerede?

Gerisi, 1984’ten sonra belediyeleri iğdiş etmek amacıyla üretilen belediye şirketlerine atılmışlardı. Belediyenin kadrolu işçileri, şirketlerin güvencesiz, kadro hakkı olmayan, sözleşmeli işçisi yapılmışlardır artık. Kadrolu işçilik hakkı gasp edilmiştir.

Bir örnek de İstanbul Büyükşehir Belediyesinden;

Sözcü Gazetesinin de 15 Temmuz 2019 tarihli “İBB’ye bomba gibi düşen iddia!” başlıklı haberine göre Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen İmamoğlu, “Ben hâlâ belediye bütçesinin üçte ikisine, çalışanın yüzde 80’ine sahip iştiraklere henüz hakim olamadım” demektedir.

2019 yılında toplam belediye çalışanlarının yüzde 80’i, şirket işçisidir.

Şimdi kısa bilgilerle Türkiye turu yapalım ve parti ayrımı yapmadan ihaleci partilerin durumunu görelim; Okuyacaklarınız 2019 yılına ait verilerdir

AKP BELEDİYELERİ:

Araç (Kastamonu) Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 10

Şirket (Araç Ltd. Şti.) işçisi sayısı: 61

Dilovası (Kocaeli) Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 73

Şirket (Dilbel Ltd. Şti.) işçisi sayısı: 252

Kozlu (Zonguldak) Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 41

Şirket (Kozlu Hak İnş. Ltd. Şti.) işçisi sayısı: 141

Gaziosmanpaşa (GOP- İstanbul) Belediyesi

Kadrolu işçi: 107

GOP (Kent Anonim Şirketi) işçisi: 1.200

Sultangazi (İstanbul) Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 84

Sultangazi Bel. Personel A.Ş (SUGAŞ) Şirketi işçisi sayısı: 761

Zeytinburnu (İstanbul) Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 43

Zeytinburnu Bld. Emek Personel A.Ş işçisi sayısı: 1.051

CHP BELEDİYELERİ:

Kadıköy Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 230

KASDAŞ – Kadıköy Sağlık Turizm Eğitim Çevre Temizliği Otopark Hizmetleri İnşaat Yayıncılık AŞ işçisi sayısı: 2173

Çankaya Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 716

Çankaya Bld A.Ş., Çankaya İmar A.Ş. ve Çankaya Belde A.Ş. şirketleri işçisi toplamı sayısı: 2.683

Şişli Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 216

Kent-Yol Şişli şirketi işçisi sayısı: 1.958

Beylikdüzü Belediyesi

Kadrolu işçi: 143

Beylikdüzü Belediyesi Pers. A.Ş. şirketi işçisi: 980

Bayraklı Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 37

Baybel A.Ş. ve Bayraklı A.Ş. Şirketleri işçisi toplamı sayısı: 1.131

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 646

Tekirdağ BŞ. A.Ş. ve Teski A.Ş. işçisi toplamı sayısı: 2.193

Ardanuç (Artvin) Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 8

Ardanuç Bld. Pers. Ltd. Şti. şirketi işçisi sayısı: 29

HDP BELEDİYELERİ:

Okuyacaklarınız kayyımda olmasına rağmen, şirketler ve personel sayıları kayyım öncesindeki gibidir.

Ağrı Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 85

Öz Ağrı İnşaat işçisi sayısı: 220

Akdeniz (Mersin) Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 117

Akdeniz A.Ş. işçisi sayısı: 577

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 644

Med Kentsel A.Ş. işçisi sayısı: 1.501

MHP BELEDİYELERİ:

Aliağa (İzmir) Belediyesi

Kadrolu işçi sayısı: 99

Aliağa Bld Ltd. Şti. işçisi sayısı: 444

***

İşte belediyelerde çalışanların hali…

Bir de taşeron ihaleleri ile çalıştırılan taşeron işçileri var ki, bir dokun bin ah işit… Son 10 yılda sadece bu kesimin sorunları hakkında yazdıklarım 200’den fazla makale idi. Bir kısmı kitap olarak basılmıştı. İlgilenenler, “Mehmet Akkaya / TÜRKİYE’DE TAŞERON İŞÇİLİĞİ – Aydınlık Yazıları” adıyla arayabilirler.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP